27 Haziran 2007 Çarşamba

SİNEGOGLAR

Neve Şalom Sinagogu

Galatada büyük Hendek caddesi üzerinde bulunur. Barış Vahası anlamına gelmektedir. İstanbul'un en modern ve en görkemli sinogogudur. Düğün, cenaze, bar gibi birçok dini törene sahne olmuştur.

Yanbolu Sinogogu

Makedonya'nın Yanbolu kasabasından göçedenlerin tarafından kuurlmuş ve adını bunlar vermiştir. Balatta bulunur, yörenin ikinci musevi yapıtıdır. Toprak boyalı tabloları vardır ve Yanbolu kasabasını resmetmişler.

İtalyan Sinogogu

Galata'da şair Ziya Paşa yokuşu üzerindedir. Osmanlı imparatorluğu tebasında yaşayan İtalyan ve Avusturyalı museviler tarafından kurulmuştur. 1886'da hizmete girmiştir. Gotik stilinde cephesi ve mermerden merdivenleri yapılmıştır.

Çemberlitaş

M.S 330'da Başkentin Roma'dan İstanbula nakli sebebiyle şehrin ikinci tepesinde oval bir meydan'da İmparator Konstantinin şerefine dikilmiştir. Orjinalinden daha kısa haliyle günümüze gelebilmiştir. Eskiden üstünde Konstantin'in güneş tanrısı bulunuyormuş. Sütünun porfir blokları çatladığı ve yangınlardan hasar gördüğü için demir çemberlerle çevrilmiştir. Mermer başlık 12 asıra aittir. Alttaki örme takviye kısmı ise 18 aıra aittir. Sütünün dibindeki küçük bir odada erken Hristiyanlığa ait kutsal emanetler odası bulunduğuna inanlırmış. Buradan geçen yol Konstantinden beri aynı güzergahtadır.

17 Haziran 2007 Pazar

Rahmi Koç Müzesi

Temelleri Bizans döneminde atılmıştır. III.cü Ahmed döneminde legerhane olarak kullanılmıştır. III. Selim döneminde onarılırmış ve1951 senesine kadar Maliye bakanlığı olarak kullanılmıştır.1951' sonra Tekel Cibalı tütün fabrikası'nın İspirto deposu olarak kullanılmıştır. 1984 senesinde çıkan bir yangın sonucu Müze'nin üst örtü sistemi epeyce hasar görür ve kullanılamaz hale gelir. 1991 senesinde Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından satın alınır. Restorasyonu iki buçuk sene sürer ve 13 Aralık 1994'de ziyarete açılmıştır. Günümüzde, 13 y.y usturlablarından 20 y.y Harley Davitson motosiklere kadar sekizyüze aşın teknik antika bulunmaktadır. Müze dört bölümden oluşmaktadır. Giriş katında havacılık ve denizcilik bölümü, çekici buhar makina ve modelleri gemi makinaları, madeni ve kağıt basım makinaları yer alır.Birinci katta; buharlı makina ve gemi makina modelleri, sıcak hava ve içten yanmalı motor modelleri, buharlı lokomotif modelleri, bulunmaktadır. İkinci katta; bilimsel ve iletişim aletleri bulunmaktadır. Müzenin açık teşhir alanında ise F-104 S Starfighter Savaş Uçağı ve bir dar hat lokomotifi bulunuyor. Pazartesi hariç hergün saat 10:00 - 17:00 arasında ziyarete açık tutulan müzede Cumartesi günleri özel etkinlikler yapılıyor.

Pier Lotti


Eyüp Sultan Camii'nin yanındaki mezarlıkların arasından upuzun merdivenleri tırmanmaya başlarken, bir yandan Haliç'i seyrediyor, bir yandan da ortamın yaydığı mistik huzuru soluyorsunuz. Yolun sonunda karşınıza tarihi Pierre Loti Kahvesi çıkıyor. Birkaç yüz yıllık geçmişe sahip kahve eşsiz manzarasıyla sizi alıp eski zamanlara, Cenevizlilere, Osmanlılara götürüyor.. 19. yüzyılın sonlarına kadar Rabia Kadın Kahvehanesi olarak bilinen, Fransız yazar Pierre Loti kahveyi mekan tutmaya başladıktan sonra Pierre Loti Kahvesi olarak anılan kahve, yıllardır aşıkların, kendisiyle buluşmak ve şehirden kaçarak spritüel bir huzur solumak isteyenlerin durağı. Pierre Loti, 1850-1923 yılları arasında yaşamış ünlü Fransız yazar ve oryantalist. Deniz subayı olan Loti, Türkiye'ye ilk kez 1876 yılında gelmiş ve bir yıl kalmış. Eyüp sırtlarındaki tarihi kahveyi de o yıllarda keşfetmiş. Haliç'in büyüsü mü bilinmez ama, Pierre Loti'yi oraya çeken bir diğer unsur da Aziyade ismindeki evli bir Osmanlı hanımıymış.
Fransa'da evli olduğu söylenen Pierre Loti ile Aziyade arasında büyük bir aşk olduğu yıllarca efsane gibi dilden dile aktarılmış. Pierre Loti aynı isimli romanında Aziyade'ye olan aşkını gizlememiş. İşte o gün bugündür kahvenin adı Pierre Loti olarak anılmış. Kahvenin bulunduğu tepeye de Loti'nin anısı Pierre Loti Tepesi adı verilmiş.. Bu tarihi kahvenin hemen bitişiğindeki eski merdivenlerden çıkınca sağ tarafta, istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 1997 yılında Pierre Loti Tepesi'ndeki yapıları istimlak ederek bölgeyi turizme kazandırmak amacıyla başlattığı projenin ürünleri karşımıza çıkıyor; metruk evlerin yerine Osmanlı-Türk mimarisine uygun yapılan ahşap konaklar. Mevcut yapıları muhafaza edilen turistik kompleksin yapımı 2000 yılında tamamlandı. Otel olarak hizmet veren altı konağa, Pierre Loti'ye yakın semtlerin isimleri verilmiş; Ayvansaray, Sütlüce, Eyüp, Balat, Hasköy ve Fener konakları. Turquhause Butik Otel olarak turizme açılan konaklar 68 odalı ve130 yatak kapasitesine sahip. Tarihi konaklarda bir gece konaklamanın bedeli 60-100 dolar arasında değişiyor.İç mekanlar tesislerin içinde bulunduğu tarihi atmosfere uygun objelerle dekore edilmiş. Restoran ve kafenin tavanları kalemkarlar ve nakkaşlar tarafından özenle süslenmiş.
Tesisin bulunduğu bahçe zevkli bir peyzaj çalışmasıyla ziyaretçilerin rahatça gezebilecekleri bir alana dönüştürülmüş. Pierre Loti'de konakların yanı sıra tarihi eserlerde restore edilmiş. Örneğin, 250 yıl önce idris-i Bitlisi tarafından yaptırılan Sıbyan Mektebinin restorasyonu tarihi mimari'nin korunmasına katkı açısından önemli. Bahçedeki Niyet Kuyusu'na iki rekat namaz kılıp, niyet duasını okuduktan sonra gelenler kuyunun içine baktıklarında kaybettikleri değerli bir şeyin nerede olduğunu gördüklerine inananlar, bu umutla hâlâ kuyunun içini gözleyenler var. Tesisin girişinde Attan Düşen Ali Paşa'nın kabri de bulunuyor. Rivayete göre , rahmetli Paşa'nın padişahla arası açılmış, görevinden azledilmiş. Bir süre sonra padişah tarafından iade-i itibara mazhar olmuş ancak bu kez attan düşüp vefat etmiş. Pierre Loti Turistik Tesisleri'ne gelenler Halic'in muhteşem siluetini izlemenin yanı sıra Miniatürk'ü yukarıdan görme şansına da sahipler.

____________________
www.bigglook.com
www.istanbul.gov.tr

Yedikule

Yedi tane kulesi ile çevresindeki semte adını vermiştir. İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethedilmesiyle birlikte, Osmanlı hazinesinin korunması için, Bizans surlarına yapılan eklerle inşa edilmiştir. Cumhuriyete kadar başta hapishane olmak üzere çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. 1831’de sarayın arslanhanesi, 1856’da bir süre baruthane işlevini görmüştür.
II Theodosius döneminde V. yüzyılda yaptırılan ve Bizans Dönemi kara surlarınının en önemli kapılarından biri olan Altın Kapı’nın iki kulesi ile aynı sıradaki iki Bizans kulesine dıştan eklenen üç silindirik kule ve bunları bağlayan dört sur duvarından oluşan beşgen planlı, yedi kuleli bir yapıdır. Altın Kapı’nın yanısıra Fatih’in yaptırdığı kuleli bir kapısı ve kuzeyinde bir koltuk kapısı vardır. Altın Kapı’nın iki yanındaki Bizans kulelerinden kuzeyde “Pastorama Kulesi” olarak bilinen ve “III. Ahmet Kulesi” olarak tanınan burcun aslı dörtgen planlı iken III. Ahmet ve III. Osman dönemlerinde sekizgene çevrilmiştir. Kapının güneyinde bulunan ve “Küçük Kule” olarak tanınan Bizans burcu ise 1766 depreminde yıkılmış, yerine yenisi yapılmamıştır. Büyük kulelerden kuzeydoğuda “Darı” yada “Hazine Kulesi” ile güneydoğuda “Kız” veya “Top Kulesi” silindirik gövdeli, ortadaki “Zindan Kulesi” çokgen gövdelidir. “Zindan Kulesi” nin bir diğer adı olan “Kitabeler Kulesi”, adını kulenin iki yanındaki duvarlara, buraya hapsedilen yabancı tutuklular tarafından kazılan yazılardan almaktadır. Hisar içinde bir mahalle oluşmuştu. Fatih döneminde yapılan caminin minaresi ve çeşme günümüze ulaşmıştır. Varlığından sözedilen okul ve mezarlar bugün mevcut değildir.

__________________________
İzzet Kumbaracılar, Cahide Tamer; “Yedikule”, T. Turing Otomobil Kurumu Yayını, İstanbul.
Oktay Aslanapa; “Osmanlı Devri Mimarisi”, s.535, İstanbul 1986.
Oktay Aslanapa; “Türk Sanatı”,s.302, İstanbul 1997.


16 Haziran 2007 Cumartesi

Gostivar'da Türkçe Resmi Dil Oldu

Vardar Nehri
Ohri çerçeve anlaşmasından hareket ederek Makedonya'nın değişik belediyelerinde yüzde yirmi üstünde olan azınlıkların dilleri de Makedon dili yanında resmilik kazanıyor. Gostivar şehrinde çoğunluğu Arnavut ve Makedon halkı oluşturuyor.Türk azınlığı yüzde 9,08 olmasına rağmen, Gostivar Belediye Meclisi'nin toplantısında, yerel seçimden önce Arnavut Demokratik Bütünleşme Birliği ile Türk Demokrat Partisi arasında yapılan anlaşma dikkate alınarak, Türk dilinin 3. resmi dil olması karara bağlandı. Makedonya Türk Demokrat Partisi'nin Gostivar Belediye Meclisi üyesi Hayati Şaban, bugünkü toplantıda alınan karardan son derece memnuniyet duyduğunu belirterek şunu söyledi: ''Yerel seçimler öncesi, Arnavut Demokratik Bütünleşme Birliği ile görüşüp gösterdikleri belediye başkanı adayına Türk seçmenlerin desteği için yazılı anlaşmada bulunmuştuk. İki parti arasında anlaşma sağlanarak Türk dili, Gostivar'da 3. resmi dili haline geldi ve böylece Makedonya Türkleri bir büyük bir zafer daha kaydetti.''

15 Haziran 2007 Cuma

Defterhane-i Amire

Bütün arazi kayıtlarını tescil eden (timar, has, zeamet, mülk, vakıf) defterlerin saklandığı yerdir. Topkapı Sarayı'nın Kubbe altının ücüncü kubbesinin altındadır. Defterhanede birkaç çeşit defter vardı. Detaylı defterlere mufassal defter, özet verenlere İcmel defterleri denirdi. Mufassal defterler devletin alacağı vergileri gün yüzüne çıkarmak için incelenirdi. Tanzimattan sonra vergiler için temettuat vergileri çıktı. Bunlar kimin ne is yaptığını yazan detaylı defterlerdi. İşleri idare eden müdüre genel defter emini denirdi. Defterhane-i Amire en büyük amirdir. Defterhane kaleminin işlerinden sorumluydu.

Divan-ı Hümayun Defterleri

a).Mühimme Defterleri
En eski mühhime defterleri Kanuni dönemine aittir. Mühimmeler birkaç çeşitti. Divan görüşmelerini içeren sıradan mühhime defteri, Gizli yazılan fermanları içeren mektum mühhime defteri, Seferdeki görüşmelerden tutulan ordu mühhimesi, Sadrazam seferde iken rikabı hümayun başkanlığında toplanan ve görüşmelerinden bahseden rikab mühimmesi.
b).Ahkam Defterleri
Valilere, kadılara hitaben yazılan hükümleri içerirdi.
c).Tahvil Defterleri
Vezir, Sancak beyi, gibi yüksek rütbeli devlet adamların atamaları bu defterde not tutulurdu.
ç).Ruus Defterleri
Küçük rütbeli devlet adamların azil ve tainleri bu defterde not tutulurdu.
d).Ruznamce Defterleri
Devletin geliri bu defterde kayıtlıydı.
e).Name Defterleri
Osmanlı hükümdarların yabancı devlet başkanlarına göderdikleri mektup ve gelen cevaplardan bahsedilir.
l).Ahidname Defterleri
Osmanlı Devleti tarafından yabancı devletlere verilen imtiyazlar ve anlaşmalardan bahsedilir.

Divan-ı Hümayun Kalemleri

a).Beylikçi Kalemi
Bu kalem, divanda alınan kararları not tutar ve divanda görüşülen evrağı ilgili yerlere gönderirdi. Yazılan emir ve kararlardan fermana dair olanları Beylikçi düzenlerdi. Eğer yazılacak emir şikayet emri ise bunu beylikçinin mümeyyizi düzeltirdi. Bu kalemde beylikçiden başka kanuncu, ilancı ve mümeyyiz olmak süretiyle üç amir daha vardı.
b).Tahvil Kalemi
Yüksek rütbeli devlet görevlilerinin atama kağıtları ile zeamet ve timarların kayıtları bu kalemdir. Amiri tahvil kasedarıydı. Devletce yazılan tüm beratlar, tahvil ve beylik katiperi tarafından yazılıp berat mümeyyizi tarafından düzeltilip amedci tarafından yazılıp berat mümeyyizi tarafından düzeltilip amedci tarafından kontrol edilerek gönderilirdi. Bu kalem bir kasedar ve bir mümeyyiz idaresinde üç sınıftan oluşuyordu. 1 ve 2 sınıf katipler mübeyyiz, 3.sınıf katipler de mulazımlardı.
c).Ruus Kalemi
Küçük rütbeli devlet görevlilerin nakil ve tayin işleri bu kalemde yapılırdı. Hazineden maaş alanların maaş işlerine burası bakar ve bütün muamele buradan sorulurdu. Bu kalemin işleri daha yoğun olurdu ve çalışan sayısı daha fazlaydı. Ruus kaleminde üç çeşit ruus vardı.Ruus kaleminden verilen ruuslar, rikab-ı hümayun ruusları, yani sadrazam cephedeyken hükümdarın emriyle rikabda verilen ruuslar.
d).Amedi Kalemi
Amedci Efendi, reisulkitabın özel kalem müdürüydü. Sadrazam tarafından padişaha yazılacak takrir, telhis ile yabancı devletlere gönderilen anlaşma yada mektup müsvedeleri bu kalem tarafından yazılır ve burada saklanırdı. Amedi kalemi devlet esrarına dair olan şeyleri yazdığından dolayı buraya alınanların çok iyi sır saklayan kişiler olmalarına dikkat edilirdi. Bu kalemin reisine Amedi ya da Amedci denirdi. Yeni verilen tımar ve zeametler dolayısıyla riesülkütaba verilmesi gereken vergileri amedci toplardı. Amedci, reisul kitabın sadrazama sunmak için müsvedesini yaptığı yazıları beyaza çeker ve kendisi de ikinci derecedeki işlerin telhislerini hazırlardı. Bunlar divan-ı hümayun'un asli kalemleridir. İkinci derecede teşrifatcılık ve vekanuilik kalemleri vardır.

Divan Çeşitleri

Sarayda üç türlü divan toplanırdı.Birincisi divan-ı hümayun, ikincisi kapıkulu ocaklarına maaş verilmesi ve eşçi kabulu münasebetiyle toplanan Galebe Divanı, üçüncüsü de olağanüstü durumlarda yapılan ayak divanıdır. Ayak divanı en çok IV.Murad zamanında yapılmıştır. Bunların dışında Saray haricinde Sadrazam konağında toplanan ikindi divanı (Sadaret divanı) da vardı. XVIII asırda divan-ı hümayun'un görevini alşmıştır.

Divan-ı Hümayun Üyeleri

Divan-ı Hümayun'un üyeleri başta vezir-i azam olmak üzere kubbe vezirleri, kazaskerler, nişancı , kaptan-ı deryalar ve defterdarlar idi. Ayrıca vezir rütbesindeki Yeniçeri ağaları ve Rumeli Beylerbeyi de divan toplantılarına katılırdı. Bunlar divanda kendilerine mahsus yerlerde otururlar ve iş görürlerdi. Fatih ortodoksa patriğini de ihya etmiş ve divan üyesi yapmıştır.

13 Haziran 2007 Çarşamba

Enderun ve Bölümleri

Enderun, Topkapı Sarayı'nın üçüncü kapısından girilen yerdir.Burada devşirme usulu ile alınan çocuklar eğitilir, yetiştirilirdi. Burada odalar koğuşlar vardı..
a).Küçük ve Büyük odalar
En alt rütbesindeki sınıf küçük odadır ve ardından büyük oda gelir. Küçük ve büyük odalarda eğitim gören enderunlulara dolamaçlı derlerdi. Bunlar dolama denilen bir giysi giyerlerdi. Diğer koğuştakilere ise kaftanlı derlerdi. Bunlar kaftan giyerlerdi. Bu koğuşta okuyan öğrencilere belli bir miktar maaş verirlerdi ve her türlü ihtiyaçları Saray'dan karşılanırdı. Bunlar Türkçe, Arapça, Farsça öğrenirlerdi. Bu ise Osmanlının eğitime verdiği önemin bir göstergesidir.Ayrıca yeteneklerine göre ok atma, kılıç kullanma, güreş gibi sporlarla da uğraşırlardı. Bu odalarda eğitimini tamamlayan örenciler bir üst koğuşa geçerdi.
b).Doğancı Koğuşu
Padişah'ın av sporolarıyla ilgili bir koğuştu. Bu koğuş IV. Mehmed zamanında kaldırıldı. Bundan sonra sadece Birun'da yer alan şikar ağaları Padişah'ın av işleriyle ilgilendi.
c).Seferli Koğuşu
Bu koğuş IV.Mehmed zamanında kuruldu. Seferli koğuşu Enderunluların yeteneklerine göre sınıflandıkları bir koğuştu.Onlar bu sınıflarda kendilerini geliştirme fırsatı bulurlardı. Bu sınıflarda maskaralık yapan cüceler ve dilsiz denen bazı görevliler de vardı. Bu koğuşta bir süre eğitim gören Enderunlular daha sonra kiler koğuşuna geçerlerdi. Bir kısmı kapıkulu süvariliğine verilebilirdi. Bu koğuş II. Mahmud zamanında kaldırıldı.
ç).Kiler koğuşu
Fatih Sultan Mehmed zamanında kuruldu. Derece itibariyle seferlikten daha yüksekti. Buradaki Enderunluların başlıca görevi Padişah has odada yemek yediğinde onun sofra hizmetini görmekti. Kilercibaşı terfi ederse Haznedarbaşı olurdu. Saray dışında ise Beylerbeyi olarak terfi edilirdi. Kiler koğuşundakiler mutfak, kiler, yiyecek içecek ile ilgili işlerle uğraşırlardı. Haremin her türlü yiyecek içeceğini karşıladığı gibi Sarayın mum ihtiyacını da karşılardı. Bu koğuş mensuplarının ücretleri vardı. Bu koğuştan yükselenler Hazine koğuşuna, yükselemeyenler ise kapıkulu süvariliğine geçerlerdi.
d) Hazine Koğuşu
Fatih Sultan Mehmed zamanında kuruldu. Derece olarak Kiler'in üstündeydi. Amirleri Hazinedar başıdır. Onun altında Hazine Kethüdası, Kürkçübaşı gibi görevliler vardı. Hazine, Topkapı Sarayı'nın üçüncü kapısından girildiğinde karşıda sağ köşededir. Bu binayı da Fatih yaptırmıştır. İç Hazine de burdaydı.Bu koğuş mensupları Has odaya yükselir yada Kapıkulu süvarisi olurdu. Gelirleri daha fazlaydı. Hazine, bu koğuş mensupları tarafından korunurdu. Hazinedarbaşı, Padişah sefer giderken yada şehir içinde bir yere giderken yanında bulunurdu. Cuma ve Bayram namazlarında padişah'ın secadesini taşır, serer ve toplardı. Bazen Hazine Kethüdası'nın Vezirlik veya Beylerbeyi olarak dış hizmete çıktığı görülür.
e). Has Oda ve Görevlileri
Fatih Sultan Mehmed zamanında kurulmuştur. Oda Saray'ın üçüncü kapısından girildiğinde meydanın sol köşesindeydi. Burada bulunan enderunlular Hırka-i Şerif dairesini süpürüp temizler, mübarek gecelerde öd ağacı yakarlar ve gül suyu serperlerdi. Yavuz'dan itibaren mukaddes emanetleri korumak da has odanın asli görevlerinden oldu. En büyük amirleri hasodabaşıdır. Hasodabaşı'nın altıda silahdar, cuhadar, rikabdar gibi görevliler gelirdi. Bunların altında tülbend ağası,miftah ağası gibi küçük rütbeli görevliler vardı. Hasodabaşı, silahdar, çuhadar, rikabdar, Padişah ile dilediği zaman serbestçe randevu almadan görüşebilirlerdi. Bu nedenle bu dört ağaya arz ağaları denirdi.
Hasodabaşı: Padişah'ın en yakınıydı. Padişah'ın keftanlarını ve resmi kıyafetlerini o giydirir ve muhafaza ederdi. Hem dirlik tasarruf ederler hemde üç ayda bir devletten maaş alırlardı. Hükümdarın mühürlerinden birisi hasodabaşında dururdu.XVIII asır başlarında Çorluklu Ali Paşa'nın silahdarlığı zamanında hasodabaşı rütbece üstünlüğünü korudu ancak Saray'daki nüfüsve etki silahdarlara geçti. Makbul ve Maktul İbrahim Paşa, hasodabaşılığından Veizrliğe yükselen ilk ve son kişidir.
Silahdarlık: Yıldırım Beyazıt zamanında kuruldu. Sembolik görevi törenlerde Padişah'ın kılıcını taşımaktı. Enderunda asayiş ve güvenlikten sorumluydu. Enderunda cezalandırmaları Silahdar Ağa yapardı. Dış hizmetle bazen Yeniçeri bazen de Beylerbeyi olarak çıkardı. II.Mahmud zamanında kaldırıldı yerine Enderun Nazırlığı kuruldu.
Çuhadar: Has odanın üçüncü veziri konumundaydı. Sembolik görevi Padişah'ın yağmurluğunu taşımak, kaftan ve kürklerine bakmak, Padişah namaza giderken halka para serpmekti. Terfi ederse Saray içinde silahdar, Saray dışında beylerbeyi,sancakbeyi olurdu.
Rikabdar: Has oda'da dördüncü vezir konumundaydı. Başlıca vazifesi Padişah'ın çizmelerine ayyakkabılarına bakmak, onların temizliğini yapmaktı. Daha sonra bu görevler çuhadarlara intikal etti. Padişah İstanbul içinde bir yere gezmeye gittiğinde atının özengisini rikabdar ağa tutardı. XVII asırda Köprülü Mehmed zamanında has oda ağaları nüfüzlarını yitirdiler.
Tülbend ağası: Padişah'ın sarık, çamaşır gibi giysilerini temizleyip korur.
Miftah ağası(anahtar) ise Tülbend ağa'nın yardımcısıydı.

Enderun'un Hazırlık Mektepleri

İlk etapta Enderun'a doğrudan öğrenci alınmıştır. Ancak daha sonra Enderun hazırlık mekteplerine ihtiyaç duyulmuştur. Edirne Sarayı, Galata Sarayı ve İbrahim Paşa Sarayı enderuna hazırlık mektebi olarak kullanılmıştır. Enderuna alınan gençlere içoğlan denirdi. Yıldırım Beyazıd zamanında Sarayda içoğlan istihdamı başladı. Burada zeki, akıllı, yetenekli gençlere dersler veriliyordu. Bunlar belirli eğitimi aldıktan sonra Saray ve Saray dışına çeşitli devlet kadrolarına getiriliyorlardı. Enderun'da Türkçe, Matematik, Türk İslam adet ve gelenekleri, dini dersler ve ilmihal dersleri veriliyordu. Daha sonraları ise yeteneklerine göre sınıflara ayrılıyorlardı. (Okçuluk, atıcılık v.s)
XVII y.y ikinci yarısından itibaren Edirne ve İbrahim Paşa Sarayı fonksionunu kaybetti. Ancak Galata Sarayı uzunca bir süre devlet adamı yetiştirilen mektep olma özelliğini sürdürdü.

Şikar Ağaları

Birun teşkilatında ağa ünvanıyla hizmet edenlerdendi. Derecelere göre yukardan aşağıya doğru Çakırbaşı, Şahinbaşı, Atmacabaşı diye ayrılırlardı.
Görevleri; Bunlar sadece istanbul değil İmparatorluğun her yerinde görevliydiler. Askeri zümredendi. Devletten maaş alırlar, dirlik tasarruf ederlerdi. Bu teşkilat Osmanlı toprak sisteminin bir parçasıydı. Orman ve Vahşi hayvanların korunması bunlar tarafından sağlanırdı. Bu teşkilat IV. Mehmed gibi avlanmayı seven Padişahlar zamanında gelişmiş, ava ilgisi olmayanlar zamanında gerilemiştir.

Çavuşbaşı ve Görevleri

Birun teşkilatında ağa ünvanıyla hizmet edenlerdendi. Emrindeki çavuşlara Divan-ı Hümayun çavuşları denirdi.Divan toplantılarında ayakta hizmet ederlerdi. Elinde gümüş bir baston olurdu.
Görevleri: Divan meselesi davası olanlara yol gösterir, duruşmalarda mübaşirlik yapardı. Vali ve Sancak beylerine Padişah ferman ve emirlerini götürürlerdi. Rütbece Kapıcılar Kethüdasının üstündeydi. II Mahmud zamanında kaldırıldı yerine Deavi Nazırlığı kuruldu. Sonra Adalet bakanlığına dönüştü.

Kapıcılar Kethüdası ve Görevleri

Bab-ı Hümayun ve Babü's Selam denilen I. ve II. hademelerin başıydı.Divan-ı Hümayun toplantılarında ayakta hizmet ederlerdi.
Görevleri; Padişah ile Sadrazam arasında bağlantıyı sağlamak, Siyaseten suçluları cezalandırmak, Padişah Cuma ve Bayram namazları münasebetiyle dışarı çıktığında halkın dilek,istek ve şikayet kyağıtlarını toplarlardı.Tam adı Bevabbani Dergah-ı Ali dir.

Ahr Teşkilatı (İstabl-ı Ahire)

Saraydaki hayvanların, yiyecek içecek ve hastalıkların bakımı için örgütlenmiş bir teşkilattır. Bu teşkilatın amiri Mirahur Evveldir.Saray ahırı görevlilerin azil ve tainlerini yapardı. Yardımcısı ise Mirahur Sani dir. Arabacıların bakardı. Seferlerde atların bakımını yapardı.Topkapı sarayın ahırı II avlunun sulundaydı.Ahır görevlileri Bulgar devşirmenlerinden seçilirdi. Salahor denilen görevliler özel günlerde gösteri yaparlardı. Atla ilgilenenlere Saraç denirdi.Katır bakıcılarına Harbende denirdi. İstabl-ı Ahirenin çok değerlieşyaları vardı.Gümüş at takımları, bunların saklandığı yere Raht Hazinesi denirdi. Padişah'ın mühürüyle açılıp kapanırdı.

Bostancılar

Birun ağalarındandır. Devşirmenlerden de alınırlardı. Ancak Bosnalı müslümanların oğulları da alınmıştır. Topkapı Sarayının bağ-bahçe işleriyle uğraşıyorlardı. Bunlara has bahçe bostancıları denirdi. Topkapı Sarayı dışındaki bahçelerde çalışan bostancılara ''Gilmanani Bostanciyan'' denirdi.Devletten üç ayda bir maaş alırlardı. Bostancıların en büyük amirine Bostancı Başı denirdi.Saltanat kayığının dümenini tutardı, Boğaziçi, Haliç, Adalar'ın güvenliğinden sorumluydu.Bostancı Başının elinde ''Bostancı Başı'' defteri vardı. Bu defterlerde İstanbul kıyılarında bulunan yalılar'ın kimlere ait olduğunu kayıtlıydı. Asli görevlerinden biri ise saray muhafızlığıdır. II. Mahmud tarafından kaldırıldı, askeri görevlere tain edilmişler.

Baltacılar

Birun ağalarından olan Baltacıların bir diğer adı, teberdardı.II. Murad zamanında kuruldu. Kuruluş gerekçesi, Askerin geçeceği ormanlık arazide yol açmaktı. Sonra saraya alındılar. Padişah otağını kurup kaldırma yada başka yere nakletme de baltacıların göreviydi. Eski Sarayda çalışan baltacılar ile Topkapı Sarayında çalışan baltacılar birbirinden ayrılmıştı. Topkapı Sarayında çalışan baltacılara zülüflü baltacılar denirdi. Baltacılar eğitim de görürdü. Eski Saraydakiler Beyazıt Camiinde, Topkapı Saraydakiler Ayasofya Camiinde eğitim görürlerdi. Baltacıların diğer görevleri, Saray'da vuku bulan ölümlerde cenazeleri taşımak, odun taşımak, harem yangınlarını söndürmek ve Camii temizliği yapmaktı. Padişah sefere çıkınca bazı baltacılar da onunla gider ve orada Sancağı Şerif altında dua eder ve kuran okurlardı. Baltacılar devşirme kökenliydi ve acemi ocağından alınırlardı. Belli bir süre sonra dış hizmete verilirlerdi. Kapı kulu süvarisi, Müteferika gibi hizmetlere verilirdi.

3 Haziran 2007 Pazar

Birun'un İlmiye Mensupları

Padişah Hocaları
Osmanlı Padişahları, şehzadelik zamanında kendisine ders gösteren hocalarını, Padişah olduktan sonra hünkar hocalığına tain ederdi. Padişah hocaları şeyhül islama denktir. En meşhurları Fatih'in hocaları ,Molla Gürani, Molla Hüsref v.s
Hekimler Hekimbaşılar ve Cerrahlar
Bunların amirleri hekimbaşıydı. Azil ve tayinlerine o bakardı. Devletten maaş alırlardı. Devşirmelerin ve şehzadelerin sünneti hekimbaşı kontrolunde yapılırdı.
Münnecimbaşılar
Padişaha her yıl takvim hazırlayıp önemli olaylar için eşref saati ederlerdi.
Hünkar İmamları
Padişaha namaz kıldırırlar.Kimisi şeyhülislamlığa yükselmiştir. Bir de saray müezzinleri vardı. Ezan ve mevlid okurlardı(Dede Efendi)

Topkapı Sarayı'nın Bölümleri

Birun
Sarayın I.ve II. avluları birundur. Birun görevlileri sarayın özellikle II.avlusunda bulunurlar. Bu görevlere tayinler sadrazam tarafından yapılırdı. İlmiyeye ve askeriyeye mensup bu görevliler emin, ağa ve efendi ünvanları ile hizmet ederlerdi.
Enderun
Sarayın III. kapısında (Babü's saade) girilen yerdir..Burada çeşitli mektepler ile mektep odaları ve koğuşları vardı.Pençik(daha sonra devşirme) kanunu ile toplanan çocuklar enderuna alınırlar ve burada eğitim görürlerdi.
Harem
Savaşlarda esir edilen kadınlardan saraya laik olanların eğitim gördüğü, yetiştirdiği kurumdur. Harem sadece saraya mahsus değildi. Eskiden konakların da haremlik-selamlık denilen odaları vardı.

Osmanlı Padişahının Yetki ve Sorumluluğu

Baş Çuhadar, Padişahın atının sağ tarafında yürüyen muhafıza denir.
Silahtarağa, Padişahın Silahlarını muhafaza edip taşıyan kişidir.
Peyk, Padişahın Seyahatlerinde önde giden yaya habercidir.
Solak, Padişahın Seyahatlerinde Merasim kıtası Eri'dir.

Padişahların da uymak oluğubirtakım kurallar vardı.Şer-i şerife ve geleneğe haykırı hareket edemezlerdi.İslam ahlakına aykırı hareket ederse Şeyhülislam tarafından tahtan indirilirdi.Devleti Divan-ı Hümayün idare ederdi.Burada alınan karar Padişah tarafından onaylanırdı.İstanbul'un fethine kadar Divana Padişah başkanlık etti.Sonra kafes arkasına geçti.Padişahın her hükmü örfi alanda kanun anlamındaydı.Örfi kanunların da islam hukukuna aykırı olmaması gerekirdi.Padişah'ın halkla ilişkileri ilk zamanlar iç içeydi(Osman,Orhan,I Murad).Fatih'ten itibaren halkla temas azaldı.Tebdil-i kıyafet gezerler,halkın sorunlarını yerinde görürlerdi.Bunların yanı sıra Cuma selamlıkları ve Bayram namazlarında halkın dilekçeleri kabul edilirdi.Padişah'ın tahta çıktığında cülüs töreni yapılırdı.